Ebeveynlikten İstifa Etmek

     Ebeveynlikten İstifa etmek mi? Bundan istifa mı edilirmiş? Diye soranlarınız olacak olabilir. Sizce edilebilir mi? Peki kimler bu ebeveynler ve istifa edenler? Kimler kimlere ebeveynlik yapıyor? -Kimleeer kimlerle beraber! Gibi oldu ama politik espri yapmayacağım şu an-

     O zaman bu haftanın bölümü; ebeveynlikten İstifa etmiş etmemiş, etmek isteyen istemeyen, etmeyi denemiş ve denememiş herkes için yazılmış bir bölüm olacak. Geçtiğimiz hafta içerisinde, genç-yetişkin olma yolundaki pek çok insanın benzer bir şeyle uğraştığını gözlemledim; "EBEVEYNLİK"
Şunu önce bir açıklığa kavuşturmak istiyorum ki burada bahsettiğim ebeveynlik, fiziki doğum gerektiren bir ebeveynlik değil. -aslında kısmen fizikiyi de içeriyor ama tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan sorusunu akla getiriyor böylesi- Sorumlulukları üstlendiğimiz, göz kulak olduğunuz kim ya da kimler varsa onlara ebeveynlik yapmaktan bahsediyorum.

     Biraz çeşitlendirerek, kendinize en rahat gelen koltuğa yerleşmenize yardımcı olayım. Ebeveynliği öğrenmemiş bir bireye, ebeveynliğin ne olduğunu gösterme görevini üstlenmiş bir çocuk olmak. Kendi ailesine ebeveynlik yapmaktan, size ebeveyn olamayan bireylerin çocuğu olmak. En nihayetinde de, çocuğunun ebeveynliğine ihtiyaç duyan (bekleyen) yetişkin bedenine sıkışmış çocuklar olmak... -çocuk ruhlu olmak değil ama benim dediğim bir saniye-

     Kimlik bulma sürecinin en çetin halinden biri olan genç-yetişkinlik sürecinde gözlemlediğim kadarıyla pek çoğumuz zorunlu ve gönüllü ebeveynlik lerimi arasında sıkışmış durumdayız. Telefon çaldığında ufak bir kalp çarpıntısı, telefon konuşmaları ya da görüşmeler için 3-5 günlük bir mental hazırlığa girdiğin, diyaloglardan sonra yorgun ve tükenmiş hissetmek gibi belirtiler halinde kendini gösterebilen bu çocukluk alışkanlığı, yetişkin olmanın ilk adımında çoğumuzun karşısına "ne yapacağım ben?" sorusuyla çıkıyor.

    Kimimizin vicdan yoluyla, kimimizin "biri sorumluluk almalı" düşüncesiyle imzalanmış masum gibi görünen ama hayatınızı kaydırma potansiyeli çok yüksek bir sözleşme imzalamış oluyoruz. -farkında olmadan tabii. Hatta imzalamamış olan varsa aramızda onun adına çok mutlu olduğumu belirtmek isterim-
Peki bu sözleşmenin feshi hangi kuruluş aracılığıyla yapılabilir? Ya da bu sözleşmenin iptal edilebilmesi için kimin istifa etmesi gerekiyor mu demeliydim?

     Fark ettiğim şu ki; gönüllü ya da zorunlu olarak ebeveyn olmuş -korunup korunmamaktan bahsetmiyorum arkadaşlar hayır- istisnasız her çocukta, küçük bedeniyle yetişkin zihni taşımaya çalışmışlığın yorgunluğu oluyor.Tabi buradan da kaçınılmaz olarak "Ebeveynlikten İstifa Etmek" çözümüne varıyoruz. 
     Bazılarımız bu istifayı bağırıp çağırarak yaparken, bazılarımız sessizce kapıyı çekip çıkarak yapar. Bazılarımız acil durumlar için numarasını bırakır bazen, bazılarımız acil durumda aranması gereken evrensel numaraları yazıp buz dolabına yapıştırır. Her ne olursa olsun, ne yapacağınızı bilmediğiniz noktada işin sonu hep istifa etmeye varır. 

     Akıllara gelen o soruyu soralım o zaman; peki herkes mutlaka istifa eder mi? -bir gün böyle bir savunma yapma saflığına düşersem uyarın beni mutlaka- cevap kocaman bir "HAYIR" ne yazık ki. 
Hatırlarsanız ilk paragraflardan birinde, yetişkin bedenine sıkışmış çocuklardan bahsetmiştim. Eğer herkes istifasını verseydi, sorumluluk alamayan yetişkinler, kendisi yerine suçu dışarda arayan bireyler ve maalesef ki kendisine ait olmayan sorumluluğu bile üstlenmeye kalkan insanlar olur muydu? 

     Bazen iş yükünün ağır geldiği, size mobbing uygulandığı, çalışma koşullarının insani olmadığı şartlarda çalışabiliriz. Kendimizi buna mecbur hissedebilir hatta mecbur da kalabiliriz. Yetişkin olmaya çalışan ve zaman zaman zorlanan benim gibi herkesten tek bir ricam var. Bu koşullara rağmen istifa etmediğimiz hiç bir "iş" in bedelini çocuklarımıza ya da ebeveynlerimize ödetmeyelim. Çünkü kendi yolumuzdan gitmediğimiz sürece, hangi yöne gidersek gidelim daire çizmeye devam edeceğiz.

Her istifa bize, yeni çevre, yeni bir deneyim ve en önemlisi yeni bir başlangıç sunuyor sanki. Peki aramızda istifasını veren, ya da vermek için hazırlananlar var mı? Siz nasıl istifa ettiniz? 

Yorumlar

  1. Hiç ebeveyni olmamış çocuklarla dolu bu dünya. Yalnızca fiziki olarak bir yokluğu kastetmiyorum elbette. Tam da sizin belirttiğiniz noktadan, ebeveyn olamayan yetişkinlerin çocuklarıyız bir kısmımız. Onlar daha olamadan ebeveynlikten istifa etmiş herhalde. :) Bu çocukların yaşamı anne babalarına ebeveynlik ederek geçiyor uzun bir süre. Ancak yalnızca onların değil, kendi kendinin de ebeveyni oluyor bu çocuklar. Hata yaparak öğreniyor doğruyu. Çok hırpalıyor kendini, her hata yaptığında da. Eğer şanslıysa uzun bir süre sonra öğreniyor belki de kendine ebeveynlik yapmayı. Kendindeki o çocuğu sevmeyi, şefkat göstermeyi, düşünce elinden tutup kaldırmayı… Hayatta hiç yol göstereni olmayan bir çocuk kendi kendinin ebeveyni olmaktan istifa edebilir mi? Ne düşünürsünüz hocam?

    YanıtlaSil
  2. Kendi kendinin evebeyni olmak mı zor yargılanmaz yada merak edilmezken kendini yargılayıp merak etmek mi zor kabullenmek mi varolus sebebini yoksa kökten kazımak mı daha zor ? Tüm bu soruların arasında birde gercekte evebeyn olduysan asıl soru o zmn baslıyor gördüğünü mü yapacaksın hissettiğini mi şimdi sen mi evebeyn olucaksın cocugun mu ?

    YanıtlaSil
  3. Çok sevgili okuyucularım. İçimizdeki çocuğu sağlıkla büyüten kendi kendinin ebeveyni olmayı -maalesef ki- başarmış kişilerin bence kendine ebeveyn olmaktan istifa etmesi mümkün gibi. Artık birey olunabilir, genç olunabilir, hatta içindeki çocuğu yerinde yaşatmayı öğrenmiş bir birey bile olunabilir. Neyi tercih edeceği artık orda kişiye kalıyor. Kendi ebeveynliğin, yaralı çocukluğun dizlerini pansuman edip iyileştirdikten sonra ondan da istifa etmek bence hepimizin hakkı.
    Diğer yoruma gelecek olursak da, soruların hepsi birbirinden zor - ÖSYM'de soru ekibine katılmayı bir düşünün derim- ama ben bu soruya en gerçekçi cevabın "çocuğum benim ebeveynim olmamalı" olduğunu düşünüyorum. Kendimize belirlediğimiz bu amaç, gerçekleştirmeye zorlandığımız anlarda frenleri devreye sokmakta işe yarar diye umuyorum.

    YanıtlaSil
  4. Yazılanları gözlerim dolarak okudum, son zamanlarda bu konuda farkındalık yaşıyorken bazı şeyleri net bir şekilde çizilmiş bu tabloyu görmek gözlerimi doldurdu tabi, teşekkürler kalemine sağlık ;)

    YanıtlaSil
  5. Bazen anlam veremiyorum değer yargılarının geldiği duruma. İnsanlar kendilerini anlamlı kılacak ya da aslında cesaret edemedikleri vazgeçişlere anlam bulacak yöntemler bulmada çok iyiler. Bilinç altının bilinç düzeyinde sözde yarattığı etkileri geçerli kılmak için bu kadar zahmete gerek yok. Senden vazgeçtim, benim için bir anlam ifade etmiyorsun , sana ayırmam gereken vakit isteğimin dışında ve bu bana ağır gelir… bunlar daha doğru ve gerçekçi cevaplar. Yalanlar bilimi psikiyatri üzerinden aldığımız kararları bir sebebe bağlama çabası anlamsız. Dürüst olalım. Sözde ebeveynlik meselesi bir bahane. Sevgiye bağlı bir ihtiyaç hali söz konusu olduğunda asla bu gibi fikirler insanın aklına gelmiyor. Benzer durumlar yaşamış birisi olarak ben kendime karşı dürüst olmayı seçiyorum genelde. Uğraşmak istemiyorum diyorum direk. Bir sebebe bağlamak ve sadece o noktaya odaklanmak yapılan her fiili anlamlı kılma çabası sadece. Kaotik ve sebep-sonuç ilişkisi açısından sonsuz varyantları olan bu hayat dediğimiz saçmalığı bu kadar anlamlı kılmaya çalışmak bana kalırsa koca bir kompleks. Sevmiyor olmak suç değil. Ama sevmiyorum demekten aciz insanların karşılarındaki kişileri düşürdükleri bu yalan yumağı çok büyük bir insanlık suçu. Ben sana seni neden sevmediğimi ya da bulunduğun durumun artık çıkarlarım doğrultusunda bana bir yarar sağlamadığını söyleyecek cesarette olmayayım ama sana ithafen geliştirdiğim vicdanımı rahatlatacak ve bunlar olurken senin neler hissedeceğin umrumda olmayan bu yalanı söyleyim. Acımasızlık hiç bu kadar alenen yapılmamıştır bence. İnanın, hayat hiç bu kadar iki yüzlü olmamıştı. Saygılar

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar