Kaos dediğin nedir ki?

 


    Genç yetişkin olma yolunda, pek de emin olmayan adımlarla ilerleyen herkese yeniden merhaba! Bir süredir yeni bölüm kıtlığı yaşandığının ve tartışmalarımızın biraz aksadığının farkındayım. (göründüğü gibi değil gerçekten açıklayabilirim) Neyse ki ihmalimin, hem okuyucu iletişimimiz için hem de kendi hayatım için katkısı olacağını düşündüğüm birkaç projeyle uğraşıyor olmam gibi geçerli sayılabilir bir sebebi var. (size duyurusunu yapacağım gün için sabırsızlanıyorum)

    Projeymiş işmiş koştururken ne olsa beğenirsiniz? Kaos dediğin nedir ki? Sorusuna vardım. (Bazen sonuçlar cevaplara değil soru işaretlerine varabiliyor)

   Bunların daha en başında, hayatımın akışından kaynaklı sık sık "düzen" üzerine düşünürken buldum kendimi. Başladığım projeyle birlikte günlük mesaim sekiz saatten on dört saate fırladı. Evimin temizliği, arkadaşlık sorumluluklarım, ilişki sorumluluğu, fiziki iş sirkülasyonu ve bir de proje... Yani tabiri caizse; kaosun bir anda kol gezmeye başladığı bu bir aylık süreçte kaos ve düzen tanımımı baştan oluşturmam gerektiğini geç de olsa fark ettim.
    Hepimizin, genç-yetişkin olma sürecinde "hayatını düzene sokmak" kavramıyla hayli ilgilendiğini varsayıyorum. (bir miktar OKB ile yaşayan kesim için cehennem olan bir şey olduğunu ne yazık ki biliyorum) Kabul edelim, hepimiz biraz yirmili yaşlarımızın ortasında düzen oturtmaya dair kafayı bir miktar kırdık. (Sadece düzeni düşünelim tabii ki, çünkü zaten kaos dediğin nedir ki?)

    Bize dediler ki; "Nereden biliyorsun, hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını?", "Hayata güven", "Kendini akışa bırak." vs. Sonuç ne oldu? Ana fikri anlamadık. (en azından anladığımı düşünmeme rağmen ben de anlamamışım)

    Hayatımızın her gününe bir sıradanlık beklentisiyle başlayıp, sürpriz diye adlandırdığımız kaoslarla devam ediyoruz. Tam hayatımda her şey yolunda derken başınıza gelen sorunları düşünün mesela. Hayatımı yoluna soktum sonunda dediğinizde, aldığınız güzel bir sorumluluğun bile inceden inceye düzeninizi kısa süreliğine de olsa altüst edişini yada... 

    Her günümüz umduğumuzdan farklı tatlı veya acı birçok sürprizle dolu. Peki biz neden düzenimize içsel ya da dışsal yeni bir şey eklendiğinde küçük çaplı krizler yaşıyoruz? "Tekrar nasıl düzen kuracağım?" diye kendinize sorduğunuz o anları düşünün mesela. Peki emek emek işlenen bu düzen neden bu kadar kırılgan diye düşündünüz mü? Ufacık bir sapma neden aklımızı başımızdan alıyor hiç sorguladınız mı? (OKB, kontrolcü, takıntılı her bir okuruma ve sevdiklerime selam olsun) 

    Benim fikrimi soracak olursanız; düzenle kafayı yediğimiz için derdim. (kontrol manyaklığımdan kurtulmaya çalıştığımı belirtmek isterim) Çünkü düzenimizin nasıl olması gerektiği üzerine, onu nasıl koruyacağımıza aslında o kadar çok odaklanıyoruz ki, onu dengede tutan kaosu düşünmeyi unutuyoruz. Zaten düzeni düşünmek dururken Kaos dediğin nedir ki? 

    Birden bastıran yaz yağmuru, kahvenizi yudumlarken hissettiğiniz fay sarsıntıları, doğrudan Dünya'nın üzerine gelen OR2 astroidinin Jüpiterin çekim alanına girip rotasını değiştirmesi, unuttuğunuz anahtarı almak için söve söve eve döndüğünüz o yarım kalan yol, işinizden niye kovulduğunuzu sorguladığınız günler... makrodan mikroya kadar sürprizlerle dolu bu yaşamda izole düzenler oluşturmak gerçekten mümkün mü? 

    Tartışmaya tamamen açık olarak kendi teorimi ortaya atmak istiyorum; belki de kaos gerçek düzen. Hayatımızda düzen diye her neyi adlandırıyorsak, onu kaosun sürprizlerine açık bırakmadığımız sürece kırılgan düzenlerimizin parçalarını toplamaya ömrümüzü feda edecekmişiz gibi geliyor. Sabahı göremeyeceğimi düşündüğüm günlerden, akşam olmasını istemediğim günlere geldim. Bitmesinden korktuğum arkadaşlıkları bitirme cesareti gösterdiğimde hak ettiklerimle hayatım doldu. Başarısız olduğumu düşündüğümde başka beceriler kazandığımı gördüm. 

    Belki de ipi tutmaya çalışmaktır ellerimizi acıtan. Korumaya çalıştığımız sözde düzenin patronudur belki kaos. Bizi özgürleştiren kurduğumuz düzen gibi algılarız çoğu zaman. O zaman neden Kaostan gelen sürprizlerin sonuçlarını hayatımızda gördüğümüzde bunlardan mucizeymiş gibi bahsediyoruz? (İnan canım hiç beklemediğin anda oluyor cümlesini bilirsiniz) Ben göremediğim geleceğin, bugünün kaosundan çıkmayacağını artık söyleyemiyorum. Eğer bir kaos varsa görmediğim, zamanının en doğrusu olacak bir düzen için çalıştığına şahitlik ettim birçok kez. 

    Şimdi kaostan korkmak yerine (kontrolcülüğüm üstüne de çalışarak) ona güvenmeyi ve sabretmeyi öğrenmeye çalışıyorum. Bana limon ve şeker verdi diye o nasıl ondan limonata yapmamı sabırla bekliyorsa ben de neden portakal vermedin diye sorgulamaktan çıkıp onlarla ne yapmam gerektiğini bulmaya çabalıyorum. Peki siz, size verilen malzemelerle ne yapacağınızı sorgulamaya başladınız mı? Yoksa verilmeyenlerin neden verilmediğiyle mi ilgileniyorsunuz?

     Sizin düzeniniz kaosu kucaklıyor mu, yoksa izole bir kırılganlıkla var olmaya devam ederken onu sürdürmek için yorulmaya devam mı ediyorsunuz? 








    



Yorumlar

Popüler Yayınlar